* İLETİŞİM NUMARALARI AYDIN KAYNARPINAR 05054830058ALİ BİLGİÇ 05055020621AHMET BAYAR 05357637429
* KÖTÜ NİYETLİ KİŞİLERİN MEZUNLARIMIZIN TELEFON NUMARALARINI ART NİYETLE KULLANDIKLARINI TESBİT ETTİK. BU NEDENLE NUMARALARI GİZLEDİK. ULAŞMAK İSTEDİĞİNİZ MEZUNLARIMIZIN TELEFON NUMARALARINI İLETİŞİM BÖLÜMÜNDEKİ TELEFONLARI ARAYARAK ULAŞABİLİRSİNİZ
  SEYFİ GÜNAÇTI 1971 MEZUNUMUZ EĞİTİMCİ YAZAR
Adana yollarında
  MUSTAFA VARLI 1963 MEZUNUMUZ E.HATAY İL MÜFTÜSÜ
HAYIRLI SABAHLAR
  AHMET BULUT 1970 MEZUNUMUZ EMEKLİ GAZİANTEP İL MÜFTÜSÜ
ŞEFKAT ABİDESİ ANALARIMIZ
  DR ALİ CAYMAZ 1990 Mezunumuz
İMAM-HATİP LER
  SELAMİ KAYTANCI 1971 Mezunumuz Eğitimci
Deve kuşu gibi olmak!..
  GAZİ MERT 1964 Mezunumuz Eğitimci Yazar
ANAMUR’DA BİR İLK: BILDIRCIN ÇİFTLİĞİM
  NİZAMETTİN DURAN 1975 Mezunumuz Eğitimci Yazar
Diyanet İşleri Eski Başkanı’nın Mahcubiyeti!
  MUSTAFA AKDAĞ
İmam-Hatipler Yeniden Parlıyor
  İBRAHİM SAY 1999 Mezunumuz
EKMEK ARASI LAHMACUNDAN THE İMAM?A
  ADEM ARMAĞAN 1975 Mezunumuz Şair/Yazar
 
 
Yeni web sitemizi nasıl buldunuz?
Çok iyi
İyi
Fena değil
Kötü

 
 

GAZİ MERT 1964 Mezunumuz Eğitimci Yazar

MEVLÂNÂ HAFTASI ETKİNLİKLERLE KUTLANIYOR

..Ve bu yılın anısına başta Mevlânâ müzesi olmak üzere bundan sonra Türkiye'mizin İl ve İlçelerindeki müzelere giriş ücreti ödenmeden müzeler ziyaret edilebilecektir.

Mevlânâ haftası münasebetiyle bugünkü sohbetimizin konusu; Mevlânâ...

Mevlânâ ve Mevlevîlik...

Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî’nin asıl adı Muhammed Celâleddin’dir. Efendimiz manasına gelen Mevlânâ adı kendisine Konya’da ders okutmaya başladığı zaman verilmiştir.

Rûmî; Anadolu demektir.

O’nun Rûmî diye tanımlanması daha önceki yıllarda “Diyâr-ı Rum” deniler Anadolu ülkesinin bir vilayeti olan Konya’da uzun süre oturması, ömrünün büyük bir bölümünü Konya’da geçirmesi ve Türbesinin Konya’da bulunmasındandır.

30 Eylül 1207 yılında Horasan’ın Belh şehrinde doğmuştur.

Babası Belh şehrinde “Sultan’ül Ülamâ=Bilginlerin Sultanı” unvanını alan Hüseyin Hatîbî oğlu Muhammed Bahaddin Veled’dir.

Soylu bir ülema ailesine mensuptur. Muhammed Bahaddin, Belh şehrinde bilgisi, iyi ahlakı ile tanınmıştır. Halka dinin gerçeklerini sade bir dille anlatıyordu. Evi çeşitli dini konuların tartışıldığı bir akademi gibi idi. Bu yüzden kendisine"Sultan-ül Ulema" denilmişti.

       

 

 

     Annesi Belh emiri Rukneddin’in kızı Mümine hatundur.

Babası Sultan-ül Ulema Bahadddin Veled,bazı siyasi olaylar ve yaklaşmakta olan Moğol istilası sebebiyle 1213 yılında ailesiyle birlikte Belh’ten ayrılıp Nişabir’a gitmişlerdi.

Mevlânâ; Ailelesi ile birlikte yaptıkları seyahatlar esnasında Nişabur, Bağdat, Mekke, Medine, Şam, Halep, Malatya, Erzincan, Karaman, Konya gibi şehirlerde o çağın en ünlü bilginleri ile tanışmış, sohbetlerini dinlemişti.

Nişabur’da Feridüddin-i Attar ile karşılaşmış ve onun ilgisini çekmişti.

Şam'da Şeyh-ül Ekber Muhîddin-i Arabi ile görüşmüştü.

Babasının Maarif adlı eseri O'na rehber olmuştu. Ünlü Horasanlı şairler Senai ve Attar'ın şiirleri ile ilgilenmiş, onların fikirlerini benimsemişti.

1222 yılında bugünkü adıyla Karaman denilen Lârende’ye yerleşmişler burada 7 yıl kadar kalmışlardır.

Mevlânâ;18 yaşında iken 1225 yılında Şerafeddin Lala’nın kızı Gevher hatun ile evlenmiştir.

Bu evlilikten Sultan Veled ve Alaeddin Çelebi adlarında 2 oğlu olmuştu.

Eşinin vefatından sonra Kerre hatun ile 2’inci evliliğini yapmış bu evlilikten de Muzaffereddin ve Emir Alim Çelebi adlı 2 oğlu ile Melike hatun isimli bir kızı dünyaya gelmişti.

Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat babasını Selçukluların başşehri olan Konya'ya davet edince aile olarak 3 Mayıs 1228 yılında Konya’ya yerleşmişlerdir.

Mevlânâ’nın babası Konya’da İblikci medresesinde öğrenci yetiştirmeye başlamıştır.

Babası 12 Ocak 1231 yılında vefat edince babasının öğrencileri ve müritleri Mevlânâ’nın etrafında toplanmışlardı.

İplikçi medresesinde vaaz veren Mevlânâ’yı dinlemeye gelenlerin sayısı gittikçe artıyordu.

Mevlânâ 15 kasım 1244’de Şems-i Tebrîzî ile karşılaşmış, bu karşılaşma hayatında bir dönüm noktası olmuştur.

Mevlânâ, çevresindeki tecrübe ve bilgi deryasından, devrinin bütün sanat ve ilim hareketlerinden haberdar olmuştu.

Kendisi TÜRK olmasına rağmen Mesnevi’sini Farsça olarak yazmıştı.

Matematik, astronomi, tıp ve simya ilimlerinin terminolojisini bir uzman derecesinde öğrenmişti.

Kur'an, Hadis, Fıkıh, Kelam sahalarında çağının rakipsiz bilgini olmuştu.

Yaşadığı hayatı;”Hamdım, piştim, yandım” sözleriyle özetlemişti.

17 Aralık 1273 Pazar günü vefat etmişti.

Mevlânâ; Ölüm gününe “doğum günü” veya “gelin gecesi” anlamına gelen“ŞEB’İ ARUS” diyordu.

Vefat ettiği zaman Müslüman olsun olmasın Konya’daki bütün insanlar cenazesine katılmıştı.

Müslüman olmayanların cenazeye katılışı Müslümanlar arasında şaşkınlık yaratmış ve onları cenazeye katılmaktan men etmek istemişlerdi.

Cenazeye katılan gayr-ı Müslimler ise; “Biz Musa’nın ve bütün Peygamberlerin hakîkatını onun sözlerinden anlayıp öğrendik.Kendi kitabımızda okuduğumuz olgun Peygamberlerin huy ve hareketlerini onda gördük.Sizler nasıl onun muhibbi ve müridi iseniz biz de onun muhibbiyiz....”demişler ve cenazeye katılmışlardı.

Mevlevilik; Mevlânâ’nın ölümünden sonra oğlu Sultan Veled ve dostları tarafından tesis edilmiş bir tarikattır.

Mevlevilik; Sadece Anadolu’da değil, Asya’da, Avrupa’da, Afrika’da, Arap yarımadasında yaşayan insanları etkisi altına alan bir “Olgun insan” yetiştirme yolu olarak tanımlanmaktadır.

Mevlevilik: Altı yüz yılı aşkın bir süredir Mevlânâ’nın;“Allah’la birlikte olmak” diye nitelendirdiği “SEM”sıyla Müslüman olsun olmasın tüm dünya insanlarının gönüllerine girmeyi başarmıştır.

Mevlânâ’nın fikirlerine büyük önem verildiği gibi insanları en çok etkileyen SEMÂ’sıdır.

Sema etmek yani dönmek adeta Mevleviliğin sembolü olmuştur.

07-17 aralık tarihleri arasında kutlanmakta olan Mevlânâ haftası etkinliklerinin ülkemizin kültürel zenginliklerine katkıda bulunacağına inanıyoruz.

Hoşça kalınız.

14.12.2014