SELAMİ KAYTANCI 1971 Mezunumuz Eğitimci
KURAN-I KERİMİN ÖZELLİKLERİ VE PEYGAMBERE İNANMAYANLARIN DURUMLARI…
Elektronik posta adresime gelen soruların yoğunluğu nedeniyle bugün iki soruyu cevaplandırmaya çalışacağım:
1 – KUR’AN-I KERİMİN ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
Sayın Ali YILDIZ soruyor:
‘’Kuran-ı Kerimin özellikleri nelerdir?
Yani yeniliklere açık mıdır?
Bir okuyucunuza verdiğiniz cevapta; Kuran-ı Kerimde dünyanın yuvarlaklığından, dünyanın dönüşünden, güneş sisteminden, atomdan, elektrikten söz edildiğinden bahsetmiştiniz.
Kur'an-ı Kerim dünya hayatıyla ilgili başka nelerden bahsediyor?
Bu konularda araştırmalar yapılmış mıdır?
Kuran-ı Kerim'de ilimle ilgili ayet var mıdır?’’
Kuran-ı Kerim; Allah sözüdür. Kâinat ise Allah’ın eseridir.
Kuran-ı Kerim yüce Peygamberin yaşayan en büyük mucizesidir.
Allah’ın sözü ile eseri arasında ihtilaf düşünülemez.
Atomun yapısından kâinatın işleyişine kadar bütün varlık âlemi hakkında Kuran-ı Kerimde işaretler vardır.
Kuran-ı Kerim; Üslubu, söyleyişi, özlü ifadeleri ile bütün çağların ve zamanların kitabıdır.
Aynı anda hem âlime, hem cahile, hem amire, hem da memura hitap eder.
Kuran-ı Kerim; kendisine inanmayanlara meydan okumaya devam ediyor.
Bir tek harf ve kelime ondan çıkarılamaz.
Çünkü yerine konacak harf ve kelime bulunamaz.
Kâinatın sırlarını anlamak için Kuran-ı Kerim: düşünmeyi ve aklı çalıştırmayı ister.
Kuran-ı Kerimin hedefi; İnsanı imana, ibadete, ahlak güzelliğine, doğruluğa, adalet ve meşru kazanca çağırmak olduğu gibi onda bütün tabiat kanunlarının sırlan da gizlidir.
İlmi yönden son yıllarda keşfedilen bütün konularda işaretler vardır.
Kuran-ı Kerim;
Kâinatın yaratılışını Enbiya süresinin 3O’uncu ayetinde…
Dünyanın dönüşünü Yasin süresinin 40’ıncı ayetinde…
Dünyanın yuvarlak olduğunu Rahman süresinin 33’üncü ayetinde…
Çekim kanununu Râd süresinin 2’inci ayetinde…
Kâinatın genişlediğini Zariyât süresinin 47’inci ayetinde…
Yukarıya doğru çıktıkça oksijenin azaldığını En’am süresinin 125’inci ayetinde…
Atmosferin fonksiyonunu Enbiya süresinin 32’inci ayetinde…
Rüzgârın aşılayıcı olduğunu Hicr süresinin 32’inci ayetinde…
Atomun varlığını Yunus süresinin 61’inci ayetinde…
Her şeyin çift yaratıldığını Zariyât süresinin 49’uncu ayetinde haber veriyor.
Yine Kuran-ı Kerimde; uzayın fethinden, kutuplardan, elektrikten, kömürden, radyo, telgraf, telefondan, nakil vasıtalarından bahseden ayetler vardır.
Müspet ilimler ilerledikçe insanların yapacağı icat ve keşiflere yön verecek olan Kuran-ı Kerim’dir.
Önümüzdeki günlerde diğer sorularınız cevaplandırılacaktır.
Hoşça kalınız.
***
2 - ALLAH’A İNANAN, PEYGAMBERE İNANMAYANLARIN DURUMLARI NASIL DEĞERLENDİRİLMELİDİR?
Sayın Ahmet YILMAZ soruyor:
‘’Bazı kimseler dini konularda sadece Kuran-ı Kerimi kaynak kabul ediyor, Peygamberimizin Hadislerinin bir kısmına inanıyor, bir kısmına inanmıyorlar.
Hatta bazı kimseler de Hadislere inanmıyor.
Bir kısım insanlar da Peygamberimizin Peygamberliğini kabul etmiyor, Hz. Ali’nin Peygamber olduğunu söylüyor.
Bu kimselerin durumu nasıl değerlendirilmelidir?
Yani bunlar gerçek manada Müslüman mıdır? Değil midir?’’
Kimin gerçek manada Müslüman olduğu, kimin Müslüman olmadığı konusunun takdiri ancak Cenabı Allah’a aittir.
Şu kadarını söyleyelim ki; Kuran-ı Kerime inanan ve fakat peygamberimizin hadislerine inanmayan insanlar gerçek anlamıyla iman etmiş sayılmazlar.
Çünkü Allah’ın kitabını, Kuran-ı Kerimi dolayısıyla Allah’ın sözlerini bize ulaştıran Peygamberimizdir.
Peygamberimizin Kuran’dan başka olarak söylediği sözleri kabul etmemek, farkında olmadan Allah tarafından gönderilen ve
Peygamberimizin aracılığıyla bize ulaştırılan Kuran’ı inkâr etmek olur.
Eğer Peygamber olmasaydı Allah’ı ve Kuran’ı insanlara kim tanıtabilecekti?
Kuran-ı Kerimde: "Peygamber size neyi emrettiyse onu yapın. Size neyi yasak ettiyse ondan da sakının" buyrulmaktadır.
Bu şekliyle; Peygamberin hadislerine inanmayan bu ayete de inanmıyor demektir ki; bu durumda olan kişi Allah’ın emirlerine karşı gelmiş olur.
İslam’ın inanışına göre; sadece bizim peygamberimiz değil bütün Peygamberlerin özelliklerinden birisi de “Sadık” olmalarıdır.
Yani asla yalan söylememeleridir.
Bu nedenle sadece peygamberimizi değil; Kuran’da ismi geçen bütün peygamberleri kabul etmek de dini bir görevdir.
Ancak diğer Peygamberlerin hükmü geçtiği için son Peygamber olan Hz. Muhammed’ (SAV) in emirlerine göre hareket edilmelidir.
Son Peygambere inanmayanlar, onun hadislerinin tamamını değil bir kısmını bile inkâr edenler; Allah’a tam anlamıyla iman etmiş sayılmazlar.
Allah’a gerçek anlamda iman etmenin, Kuran-ı Kerimi kabul etmenin yolunu gösteren Peygamberimizdir.
Bu nedenle Hadislere inanmayan kişiler gerçek anlamda iman etmiş olamazlar.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV)’in Peygamberliğini inkâr edip, Hz. Ali (RA)’ nin Peygamber olduğunu söylemek ise kasıtlı olarak tarihi ve dini gerçekleri inkâr etmek demektir.
Bu ise dini açıdan adeta bir manevi cinayettir.
Devir bu tür cinayetleri işleme devri değildir.
Devir birlik ve beraberlik devridir.
Devir insanların inançlarını bozma, yok etme devri değil onların inançlarını ve İmanlarını kurtarma, koruma devridir.
Hoşça kalınız.
09.05.2016