GAZİ MERT 1964 Mezunumuz Eğitimci Yazar
TÜRKLER TARİHİN DERİNLİKLERİNDE PEK ÇOK İCAT VE KEŞİFLERE İMZASINI ATMIŞTIR
1968-1971 yılları arasında bundan 49 yıl önce Sivas Öğretmen okulunda öğretmenlik yapmıştım.
O dönemin öğretmen ve öğrenci ilişkileri günümüzün öğretmen ve öğrenci ilişkilerinden çok farklıydı.
Sivas Öğretmen okulu karma eğitim yapıyordu.
Erkek öğrencilerin tamamı yatılı idi. Kız öğrenciler evlerde kalıyordu.
Nöbetci öğretmen olarak geceleri pansiyonda öğrencilerle birlikte kalıyorduk.
Etüdden sonra pansiyondaki öğrenciler yatakhanelerine gider yaklaşık 1 saat sonra da uyku saati başlardı.
Yatma saatinden sonra İlkokul öğretmeni adayı olan son sınıf öğrencileri ile yaklaşık 2 saat karşılıklı fikir teatisinde bulunurduk.
1 yıl sonra öğretmen olacak öğrencilerimin sordukları soruları cevaplandırmaya çalışırdım.
Bir öğrencimin sorusu vardı ki o gün cevaplandıramamış ve gerekli araştırmayı yaparak bir hafta sonraki gece toplantısında cevaplandırabilmiştim.
Öğrencimin sorusu şuydu:
“İlk uzay roketini, ilk uçuş denemesini, ilk planör denemesini Türklerin yaptığı söyleniyor.
Bu doğru mudur?
Eğer bu doğruysa Amerika ve Rusya uzayı fethetme yarışına girmişken Türk milleti olarak bizim de bu yarışa girmemiz gerekmez mi?
Bunu şunun için soruyorum:
Tarihte Türkler’in İlk uçuş denemesini yaptığını, ilk roket denemesini yaptığını ve planöre benzer bir aletle uçtuklarını anlatan eserlerin ve yazarların olduğu söyleniyor.
Gerçekten bu denemeler yapılmış mıdır?”
İşte soru aşağı yukarı bu şekildeydi.
Meğer o gün tarih öğretmeni sevgili Namık Yücesan sınıfta öğrencilere bunları anlatmış…
Şu anda aradan 49 yıl geçmiş…
Şu anda Savunma sanayimiz düşmanlarımızı kahredecek, dostlarımzı imrendirecek seviyelere gelmiş…
Bu konuları önceki yazılarımda belirtmiştim.
Birkaç gün önce bir üniversiteli gençle sohbet ederken kendisine benzer soruyu sordum.
Aldığım cevap şaşırtıcıydı.
Bu fikirlerin aldatmaca olduğunu,Türklerin tarihte böyle denemeler yaptığına inanmadığını belirtti.
Düşündüm….
Nereden nereye gelmişiz…
Sanırım eğitim sil baştan ele alınmalı ve gençler tarihini öğrenmelidir.
Bundan 49 yıl önce bir öğrencime verdiğim cevabı sizlerle de paylaşmak istiyorum:
Uzay yarışında milletimizin Amerika ve Rusya gibi ülkelerden geride kalması gerçekten üzücü ve düşündürücüdür.
Türk milleti olarak şu anda bulunmamız gereken yerden çok-çok gerilerdeyiz.
Temennimiz uzay yarışında olduğu gibi her türlü ekonomik ve kültürel gelişmelerde Yüce Türk milletinin tüm dünya ülkelerinin önünde olmasıdır.
Atalarımız bunu başarmışlardı.
Füzeciliğin atası Lagari Hasan Çelebi adında bir Müslüman Türk’tür.
Dünyada ilk defa uçan, Hezarfen Ahmet Çelebi adında bir Müslüman Türk bilginidir.
Uçma tasarısını ilk defa gerçekleştiren Ahmet Çelebi aynı zamanda dünya planörcülüğünün de ilk öncüsüdür.
Füzeyle ilk uçan Türk lakabını alan Lagari Hasan Çelebi, 1633 yılında 50 okkalık barut macunu ile dolu yedi kollu bir fişeğe binerek ateşletmiş ve füzenin barutu bitince, füzeye yerleştirdiği kanatları açarak denize inmiştir.
Yine Hezarfen Ahmet Çelebi de 1636 yılında Galata Kulesi’ne çıkmış ve kendini rüzgara bırakarak lodosun da yardımıyla İstanbul Boğazından geçmiş ve Üsküdar'daki Doğancılara inmiştir.
Vücuduna taktığı kanatlarla bu uçuşu başaran Hezarfen Ahmet Çelebi’nin bu başarısı adının havacılık tarihine altın harflerle yazılmasını sağlamıştır.
Rüzgarın esme şeklini dikkate alması nedeniyle de onun yaptığı bu uçuş denemesinin aynı zamanda planörcülere de örnek olduğu söylenebilir.
Rusya ve Amerika'nın adı bile yokken, atalarımızın yaptığı bu denemeler devam etseydi, şu anda belki de uzayda Türk yapımı araçlar yarışacaktı.
Bir el,karanlık bir el üzerimizden atıldığı anda, belki de bu yarışta biz de var olacağız.
Önemli olan üzerimize kabus gibi çöken bu karanlık eli teşhis etmek ve yüce Türk milletini layık olduğu hedeflere ulaştırmaktır.
Hoşça kalınız.
21.11.2017