* İLETİŞİM NUMARALARI AYDIN KAYNARPINAR 05054830058ALİ BİLGİÇ 05055020621AHMET BAYAR 05357637429
* KÖTÜ NİYETLİ KİŞİLERİN MEZUNLARIMIZIN TELEFON NUMARALARINI ART NİYETLE KULLANDIKLARINI TESBİT ETTİK. BU NEDENLE NUMARALARI GİZLEDİK. ULAŞMAK İSTEDİĞİNİZ MEZUNLARIMIZIN TELEFON NUMARALARINI İLETİŞİM BÖLÜMÜNDEKİ TELEFONLARI ARAYARAK ULAŞABİLİRSİNİZ
  SEYFİ GÜNAÇTI 1971 MEZUNUMUZ EĞİTİMCİ YAZAR
Adana yollarında
  MUSTAFA VARLI 1963 MEZUNUMUZ E.HATAY İL MÜFTÜSÜ
HAYIRLI SABAHLAR
  AHMET BULUT 1970 MEZUNUMUZ EMEKLİ GAZİANTEP İL MÜFTÜSÜ
ŞEFKAT ABİDESİ ANALARIMIZ
  DR ALİ CAYMAZ 1990 Mezunumuz
İMAM-HATİP LER
  SELAMİ KAYTANCI 1971 Mezunumuz Eğitimci
Deve kuşu gibi olmak!..
  GAZİ MERT 1964 Mezunumuz Eğitimci Yazar
ANAMUR’DA BİR İLK: BILDIRCIN ÇİFTLİĞİM
  NİZAMETTİN DURAN 1975 Mezunumuz Eğitimci Yazar
Diyanet İşleri Eski Başkanı’nın Mahcubiyeti!
  MUSTAFA AKDAĞ
İmam-Hatipler Yeniden Parlıyor
  İBRAHİM SAY 1999 Mezunumuz
EKMEK ARASI LAHMACUNDAN THE İMAM?A
  ADEM ARMAĞAN 1975 Mezunumuz Şair/Yazar
 
 
Yeni web sitemizi nasıl buldunuz?
Çok iyi
İyi
Fena değil
Kötü

 
 

Türk tarihi adı var kendi yok kahramanlar üretmiştir. Kara Murat, Kara Davut, Malkaçoğlu, Battal Gazi, Ulubatlı Hasan… Say sayabildiğin kadar.

Adı var, kahramanlıklarıysa hikayelerden ibaret.

Kara Murat diye bir kahramanımız var, elinde kılıç, altında ışık hızından süratli süvari yedi düvele meydan okuyor. Padişah’ın fermanıyla özel operasyonlar çekiyor…

Var mı böyle bir kayıt, yok…

Kara Davut desen tam bir efsane…

Bizim millet Kara Davut’u Osmanlı Akıncısı zannediyor, oysa O, Osmanlı döneminin en parlak bilim adamı…

Bursa'da vefat etmiş… En meşhur eseri Muvafık'ul Hayrat Li Neyl'il Berekat Fi Hizmet-i Saadat

Asıl adı Muhammed. İzmit’te doğduğu için, kendisine İzmiti ünvanı verilmiş. Kanuni zamanında yaşamış. Bursa’da Yıldırım ilçesinde yaptırdığı camide yatıyor… Altı tane müthiş eseri var…

Askerlik vatan hizmeti ama ilim erbabı bundan muaf…

Belkide Kara Davut eline kılıç bile almadı…

Böylesi kahramanda bize yakışır. Eline kılıç almayan ama kılıçla dünyayı dize getiren kahramanlarımız var…

***

Malkaçoğlu’nun efsane olduğunu yeni anladık…

Cüneyt Arkın çıkıp kalelerden, surlardan atlar, Hıristiyan alemine meydan okur bizde tarihimizle galeyana gelir, mehteranla coşardık…

Oysa Cüneyt Arkın’ın canlandırdığı Malkaçoğlu karakterinin uzaktan yakından ilgisi yoktur o sahnelerle…

Şimdi yaz google Malkaçoğlu diye iki şey çıkıverir karşına: Biri; Cüneyt Arkın, diğeri Muhteşem Yüzyıldaki Malkaçoğlu karakterini canlandıran Burak Özçivit

Asıl Malkaçoğlu nerde? Yok…

Burak Özçivit’te çıkmasa halkımız Malkaçoğlu diye Cüneyt Arkın’ı tanıyor…J)

Oysa Cüneyt Arkın diye de biri yok…

Asıl adı; Fahrettin Cüreklibatır

Bize kahraman lazım, devletimiz tarihçilere kahraman siparişi verir, onlarda türetir…

Oysa düşünmezler ki Türk tarihi zaferleriyle zaten kahramanlarını üretmiştir.

Yani Fatih varken Ulubatlı Hasan diye bir sanal kahraman türetmeye kalkışmak kime ne fayda sağlar?

***

Tarihi kahramanlıklar ve kahramanlar üzerinden anlatmaya alışkınız. Bu yüzden tarihimiz efsanelerle de doludur…

Yeni Kapı Efsanesi, Süleymaniye Efsanesi, Çemberlitaş’ın Sırrı, Durmuş dede ve Onbir Derviş efsanesi, Terler Direk Efsanesi, Sarı Sadıka Sultan efsanesi, Topkapı ve Fatih’in Toplarının Sırrı bir yığın efsaneler

Faydası nedir?

Tarihi sevdirir, gizem yaratır, ilgi çeker… Başka…

Başka yok…

Gariptir yeni Cumhuriyet’te efsanelerle başladı…

Gazi Mustafa Kemal Cuma’ya gitmiyordu ama Cuma günleri Ankara’nın her camisinde görülüyor diye efsane türettiler…

Gazi’de duyduğunda şaşırdı ama, efsaneye saygı duydu…

Asıl efsaneyi vefat ettiğinde türettiler… “aleykümselam” diyerek Gazi’nin öldüğünü yazdılar…

Kahramanları efsanelerle besler, onları ölümsüz varlıklar haline getiririz…

Oysa kahramanlar aramızda yaşar, onların kıymetini dahi bilmeyiz…

***

Rahmetli Menderes idam edildiğinde bir Allahın kulu sokağa çıkıp “ne oluyor beyler” diyemedi. Onu idam edenlerin idare ettiği bir ülkede hiçbir isyan çıkmadı, bırak isyanı bir nümayiş bile olmadı…

Aradan 40 yıl geçti, Menderes’i kahraman ilan ettik, efsane Başvekil diye anıtmezar yaptık…

Bundan ders almadık…

Rahmetli Özal hayattayken demediğimizi bırakmadık, bu memlekette en ağır yazılar onun hakkında yazıldı…

Köşk’te vefat ettiğinde “halk adamıydı” diye uğurladık, yaptığı icraatların Türkiye’ye çağ atlattığını yazıp çizdik…

Bizim millet kahramanları ölünce seviyor…

Yahut kahramanlar öldüğünde kahraman oldukları anlaşılıyor…

Eee bizim kültürümüzde ölülerin arkasından kötü söz söylemekte olmayınca başlıyoruz ne kadar iyilik varsa anlatmaya…

Şimdi her yıl nisan ayında Anıt Mezar’da Menderes’le beraber Özal’ı da anıyor, ağlaşıyoruz…

***

İzliyorum…

Aynı tepkiyi şimdi Başbakan Erdoğan için yapıyoruz…

20 bin kilometre duble yolları kullanıyoruz, asırlardır yol var sanıyoruz… Sağlık bakanlığı hava ambulansıyla en ücra köşedeki hastayı bile özel uçakla Türkiye’ye getiriyor tedavi ettiriyor, sanki yıllardır bu hizmet var sanıyoruz…

IMF’e borç veren bir ülke haline gelmişiz… Merkez bankamızdaki rezervimiz 27 milyar dolardan son on yılda 100 milyar dolara ulaşmış… Avrupa krizle bırakın ilerlemeyi, gerileme yaşıyor, tarihinin en büyük ekonomik daralmasıyla boğuluyor, Türkiye’ye özeniyor, farkında değiliz…

Dünyanın her noktasında Türkiye’den bahsediliyor, umurumuzda değil…

Oysa elin gavuru İngiltere’nin en etkili gazetesi London School of Economis’te Dr. Joshua walker imzasıyla yazmış; “AK Parti’nin güçlü bir siyasi kadro ile ülke içinde yükselişiyle, Türkiye’nin bölgede ve dünyadaki rolünün artması arasında paralellik var”… diye…

Şimdi Suriye için ağır sözler sarf ediliyor…Nerede? Yurt içinde. Peki dışarıdakiler ne diyor?

Ortadoğu uzmanı Dr. Christopher Phillips yazmış; “Esad Erdoğan’a, Erdoğan’ın Esad’a duyduğundan daha fazla ihtiyaç duyuyor. Suriye, ekonomik ve diplomatik açıdan Türkiye’ye bel bağlarken, Türkiye için Suriye’nin önemi azalıyor”… demiş…

Yani elin İngilizi Türkiye’nin Suriye politikasını içerdeki muhaliflerden daha iyi okuyor ve Türkiye’nin orta doğudaki etkinliğinin İngiltere için kaygı verici olduğunu yazıp, bunun önüne geçilmesi gerektiğini belirtiyor, bizim muhalifler “Suriye’de ne işimiz var” diyerek hem Başbakan’a hem Davutoğlu’na vuruyor…

İzliyorum…

Şimdi beni de “yandaş” “yalaka” diye fişleyecekler…

Fişlesinler…

Yarın Tayyip Erdoğan öldüğünde arkasından vakıf kurup, ölüm yıldönümlerinde Kocatepe’de mevlit okutarak yaptığı iyilikleri anlatmaktansa ona hayattayken iyilikleri için teşekkür edip yandaş olurum içim ferah olur…

***

İlim erbabı Kara Davut’u Osmanlı Akıncısı sanan millet, onun kara mizah hikayelerini okur, kahramanlıklarıyla coşarken, dış politika seyriyle Türkiye’ye tarihin idrakini hissettiren Davutoğlu’nu “hayalcilikle” suçlar…

Libya’da Kaddafi’ye karşı hayalciydi, muhalifleri destekledi, muhalifler Kaddafiyi devirdi, yönetimi aldı…

Mısır’da tahrire sahip çıktı, Mübarek’e yeter, dedi. Mısri işbaşına geçti…

Şimdi sıra Suriye’de…

Davutoğlu’nun diplomasi trafiği yine sonuca götürecek…

Kerkük ve Musul kartını yeniden canlandırarak nereye darbe vurduğunu bugün göremeyenler, yarın darbenin yankılarını duyduğunda bugünkü sözleri için üzülecekler…

Bu seferde Osmanlı Akıncısı Kara Davut’un kahramanlıkları değil, Davutoğlu’nun diplomasi başarısı anlatılacak…

Fatih Bayhan - Haber7

www.fatihbayhan.com.tr

bayhan.f@gmail.com