* İLETİŞİM NUMARALARI AYDIN KAYNARPINAR 05054830058ALİ BİLGİÇ 05055020621AHMET BAYAR 05357637429
* KÖTÜ NİYETLİ KİŞİLERİN MEZUNLARIMIZIN TELEFON NUMARALARINI ART NİYETLE KULLANDIKLARINI TESBİT ETTİK. BU NEDENLE NUMARALARI GİZLEDİK. ULAŞMAK İSTEDİĞİNİZ MEZUNLARIMIZIN TELEFON NUMARALARINI İLETİŞİM BÖLÜMÜNDEKİ TELEFONLARI ARAYARAK ULAŞABİLİRSİNİZ
  SEYFİ GÜNAÇTI 1971 MEZUNUMUZ EĞİTİMCİ YAZAR
Adana yollarında
  MUSTAFA VARLI 1963 MEZUNUMUZ E.HATAY İL MÜFTÜSÜ
HAYIRLI SABAHLAR
  AHMET BULUT 1970 MEZUNUMUZ EMEKLİ GAZİANTEP İL MÜFTÜSÜ
ŞEFKAT ABİDESİ ANALARIMIZ
  DR ALİ CAYMAZ 1990 Mezunumuz
İMAM-HATİP LER
  SELAMİ KAYTANCI 1971 Mezunumuz Eğitimci
Deve kuşu gibi olmak!..
  GAZİ MERT 1964 Mezunumuz Eğitimci Yazar
ANAMUR’DA BİR İLK: BILDIRCIN ÇİFTLİĞİM
  NİZAMETTİN DURAN 1975 Mezunumuz Eğitimci Yazar
Diyanet İşleri Eski Başkanı’nın Mahcubiyeti!
  MUSTAFA AKDAĞ
İmam-Hatipler Yeniden Parlıyor
  İBRAHİM SAY 1999 Mezunumuz
EKMEK ARASI LAHMACUNDAN THE İMAM?A
  ADEM ARMAĞAN 1975 Mezunumuz Şair/Yazar
 
 
Yeni web sitemizi nasıl buldunuz?
Çok iyi
İyi
Fena değil
Kötü

 
 

NİZAMETTİN DURAN 1975 Mezunumuz Eğitimci Yazar

Habeş Kralı Necaşiyi saymazsak?

 

Hatay İlimizin tarihini, turistik ve kültürel değerlerini tanıtmak ve mutfağından örnekler sunarak bu tanıtımı güçlendirmek amacıyla 2010 yılında Madrid FITUR Turizm Fuarına katıldık.

Fuar aktiviteleriyle görevli olanların yanı sıra, bir takım temaslarda bulunmak üzere üst düzey bürokrat ve iş adamlarımız da gitmişti. Yoğun çalışmalar sonucunda iyi sonuçlar da alındı diyebilirim.

Heyet olarak 19 Ocak 2010 Salı günü, Toledo kentine gittik. Mobilya, çelik üretimi, peynircilik ve el sanatlarında iş birlikteliği yapmak istiyorduk. “Kardeş Şehir” olma düşüncemizi de paylaşacaktık…

Madrid’den yola çıktık. Arapça’da sulak, verimli yer anlamına gelen Madrid’in İspanyolcası “Moraliye”dir. Moraliye, Hıristiyanların dışında yaşayan Müslüman ve Yahudilere denmektedir.

Madrid’in önemi ta Endülüslülere dayanıyor. Tarık bin Ziyad, İber Yarımadasını fethetmiş ve burayı etkilemiştir.Onlar, Kurtuba/Cordoba’ya yakın bir yerde “Medinetü’z-Zehra” adıyla bir şehir kurmuşlar. Kurtuba Camiini inşa etmişler. İşbiliye/Sevilla’da Al-Kazar Sarayı’nı, Gırnata/Granada da El-Hamra Sarayını inşa etmişlerdir. O dönemde medreseler, kütüphaneler açılmış. Eski Yunan ve Hint Eserleri Arapçaya çevrilmiştir. Avrupalılar, Eflatun ve Aristo’yu, onların eserlerini bu medreselerde tanıma fırsatı bulmuşlardır.

Bugün, Endülüs bölgesindeki insanlar kendilerini Endülüs diye tanımlıyorlar.

Yol boyunca gördüğümüz çöp yığınları dikkatimizi çekmişti. Bunu rehbere sorduk.

“Evet doğru gözlemlemişsiniz, ancak bu manzaraya karşılık evlerinin temiz olduğu söyleniyor. Madrid’te yaşayan bir İngiliz:

“Madrid’in sokakları kirli ancak evleri temiz; İngilizlerin ise sokakları temiz, buna karşılık evleri kirlidir.”diyor.

İspanyollardaki temizliğin İslâm kültürünün etkisinden kaynaklandığı söyleniyor.” diye bir açıklama getirmişti. Anlaşılan, sokak ve çevre temizliğini unutmuşlar…

 Nihayet Toledo’ya ulaştık. Tarihte sekiz yüz yıl boyunca, Arapların/Müslümanların, Yahudilerin ve Hıristiyanların birlikte yaşadığı şehre.

Üniversitesi, alışveriş merkezleri, el sanatları, iyi yemek ve canlı gece hayatı ile 2 milyon ziyaretçisi olan turizm merkezine...

Şehrin ortasında mangal parkı var. Engizisyonda insanların yakıldığı yerdir burası. Toledo aynı zamanda Don Kişot’un memleketi.

 Kentte Şark mimarisi hâkimdir. Gezerken kendinizi Antakya’da, Gaziantep’te, Mardin’de veya Halep’te (Zalim Esed’in yıkımından önce) geziyor gibi hissedersiniz.

Sokakların, caddelerin ve evlerin mimarisi hiç yabancı olmadığımız tarzda. İsimleri de irdelediğimizde tanıdığımız ve bildiğimiz isimlerle karşılaşıyoruz. Meselâ şehrin tam ortasında “Zocodover” meydanını görürsünüz. Baktığınızda tanıdık geliyor bu isim. “zok” Arapçadaki “sûk” yani çarşı, “u” ulama ekidir. “Dover” ise “davar” anlamındadır.  “Sûk-u davar” da  “davar çarşısı” yani “hayvan pazarı” anlamındadır. Yine, “El-Cazar”, “El-Kasr” demek ve Kale Sarayıdır.

Toledo’daki Tajo/Tagus ırmağı, doğal bir hendek gibi şehri çevrelemiştir.

Faaliyetlerimiz içerisinde olanlardan biri de Toledo Ticaret ve Sanayi Odasını ziyaret etmekti. Toplantıda, Belediye Başkanımızın yaptığı konuşmada, “Ben de Valimiz gibi kendimi Antakya’da hissettim. Tarihi dokuyu korumuş olmanız memnuniyet verici. Antakya’da benzer durumları görebilirsiniz. Hatay’da 3 semavi dinin mensuplarının kardeşçe yaşadıkları ve yaşamaya devam ettiklerini görürsünüz. Birbirlerinin sevinçlerini ve acılarını paylaşırlar…” diye birlikte yaşama kültürüne vurgu yapınca, Toledo Oda Başkanı üyesi şunu itiraf etmekten kendini alamadı:

“Babam yıllarca önce öldü. Sağlığında şöyle derdi: “Sadece karnınıza bakmayın, ileriye de bakmak gerek, daha iyi değerlendirebilmek için.” 

Buradan hareketle, şunu diyorum: Üç dinin temsilcileri burada birlikte yaşamış; ancak, maalesef bugüne taşınamamıştır. Anladığım kadarıyla Antakya’da bu gerçekleşmiş. Sizi tebrik ediyorum ve bundan dolayı da sizinle “Kardeş Şehir” olmaktan memnuniyet duyuyorum. Herkesin savaştığı bir zamanda, barış ve hoşgörü içinde yaşamayı başarabilmişsiniz…”         

Toledo’da 3 semavi dinin mensuplarının birlikte yaşadığı dönem hiç şüphesiz Endülüs dönemidir. O dönemden sonra insanlık maalesef karanlıkları ve acıları yaşamıştır. Tarihte en acımasız katliamların yapıldığı, engizisyonun başladığı yerdir Toledo. Özgürce yaşamanın ve inanmanın bittiği dönem başlamıştır artık. Toledo’da bütün camiler ve ibadet yerleri kiliseye çevrilmiştir.

Toledo’da hiç Yahudi ve Müslüman yok. Ya Hıristiyan olmaları için zorlanmışlar ya da göç etmek zorunda bırakılmışlar.

Bilindiği gibi bu baskının ve zulmün sonucunda II. Beyazid döneminde Yahudiler Selanik’e, İstanbul’a, İzmir’e, Müslümanlar ise Cezayir’e yerleştirilmişlerdir.

***

Fransa’da yayınlanan sözde hiciv dergisi denilen aşağılık ve adi Charlie Hebdo adlı paçavranın hiçbir kutsalı tanımayan tutumu, inançlara olan saygısızlığı ve bunun bir göstergesi olarak yayınladığı karikatürler…  Ve bunun üzerine, 7 Ocak 2015’te ona yapılan saldırılara zemin hazırlaması ve 12 kişinin ölümüne sebebiyet vermesi... bize geçmişte yaşananları, tarihi olayları hatırlattı. Kimlerin barış yanlısı olup olmadığını, kimlerin inançlara saygılı olup olmadığını ve kimlerin özgürlüklerden yana olup olmadığını…  

Paçavra, kutsala, özellikle de İslam Dini’nin kutsallarına saldırmayı adet haline getirmiştir. “Yayına başlamasından bu yana tahrike, küstahlığa dayanan bir yayın politikasına sahip olan bu dergi…” (Didier Billon, Paris Uluslararası ve Stratejik ilişkiler Enstitüsü Müdürü, 16.01.2015-Zaman) tahrik, kışkırtma, inançlara saygısızlığın doğurduğu çatışma ortamının müsebbipleri, ölen 12 kişinin katilleri oldukları kadar, huzur ortamının da katilleri olduklarını unutmasınlar…

Bu terör olayını lanetlemek için Paris’e doluşan, çoluk çocuk katili pek çok ülke yöneticisinin, hangi yüzle orada boy gösterdikleri merak konusudur.

Bir anlamda kendilerinin de kurtarıcısı olacak olan barış ve esenlik dini İslam’ı ve Müslümanları terörle özdeşleştirmeye çalışmaları boşuna çabadır. Bu çabaları, onların nasıl bir niyet içinde olduklarını da göstermektedir.

Habeş Kralı Necaşi istisna edilecek olursa, Batı’nın (Hıristiyan, Haçlı, AB, ABD…) tarihinde, insanlara ve onların inançlarına saygı kültürünün varlığından bahsedilmesi hayli güçtür. Ne ki, kendi insanına, dindaşlarına engizisyonları işletenlerde bu özellikleri aramak da hayaldir elbette…    

 

 

25.01.2015